5 Kasım 2008 Çarşamba

ANİ (MANASTIRLARI)

BAGNAYR MANASTIRI TarihçeBagnayr Ermeni manastırının kalıntıları, Ani'den birkaç mil batıda, Ala Dağ'ın yan tarafında, Kozluca adlı Kürt köyündedir. "Bagnayr" adı, "ateş sunaklarının mağarası" demektir ve o yerde daha eski bir Zerdüşt mabedi olabileceği kanaatini uyandırır. Manastırın geçmişiyle ilgili tarihlere, birkaç Ortaçağ Ermeni edebi kaynaklarında rastlanır. 11inci yüzyıl tarihçisi Stefanos Asoğik, manastırın, 989 yılında Vahram Pahlavuni tarafından inşa ettirildiğini anlatır. 1040'lara doğru, manastır, önemli bir dini merkez olmuştur ve Pahlavuniler ile vasallarının hamiliği, 13üncü yüzyıla kadar devam etmiştir. Bina yazıtları, bir şapelin 1145'te, diğerinin 1200'de, bir başkasının ise 1223 veyahut 1229'da inşa edildiğini kaydeder. En yeni yazıtlar, 13üncü yüzyılın ikinci yarısından kalma idi. Manastır, muhtemelen 13üncü yüzyılda bölgenin göçebe Türk kabilelerinin eline geçmesiyle terk edilmiştir. 19uncu yüzyılda, boş manastır, göçebeler için yazlık işlevini görmüştür. O yüzyılın sonunda, manastır, nispeten iyi korunmuştu ve iyi durumdaydı. Bundan sonra maruz kaldığı tahribat, maalesef Türkiye'deki birçok Ermeni abidesinin başına gelenin örneğidir. Yapının İncelemesiAna manastır kompleksinin alttaki planı, J.M. Thierry'nin 1983 çalışmasında, (o zaman bugüne kıyasla iyi durumda bulunan) 1960'lı yıllardaki kalıntılardan ve eski fotoğraflardan çıkardığı modelden uyarlanmıştır.Surp Astvatsatzin (Tanrı'nın Kutsal Annesi/Azize Meryem) olarak bilinen ana kilisenin, Vahram'ın oğlu Prens Smbat Magistros Pahlavuni tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Dikdörtgen kubbeli hol şeklindeymiş, yani üç ayrı bölmeye ayrılmış üstü kubbeli orta sahını varmış. Duvarlarındaki en eski yazıt 1042 tarihlidir. Alın, içten ve dıştan yuvarlak ve yarım daire kemerlerle desteklenmiş bingilerin üzerindeymiş. Kiliseden bugüne kalanların neredeyse tamamı, sadece batı duvarının kısımlarından ibarettir. Kiliseye giriş, batı tarafından, "jamatun" olarak bilinen büyük bir dış holden yapılırmış. Jamatun, kare planlı, kiliseden daha büyük ve yapımı belki de 12nci yüzyılın son dönemlerine rastlıyormuş (1201 tarihli bir yazıtı vardı). 1870'lerde neredeyse dokunulmamış iken, bugün sadece doğu ve kuzey duvarlarıyla çatısının küçük bir kısmı kalmıştır.Jamatunun içinde, dört bağımsız sütunla sekiz gömme sütun, dokuz bölmeye bölünmüş tavanı desteklermiş. Orta bölmenin üzerindeki tavanın piramit kesiti varmış, sarkıt (stalaktit) silme ile oyulmuş ve tepesinde gözpencere varmış. Bir olasılıkla Erzurum Yakutiye Medresesi'ndeki bugün de görülen taş tavanın benzeriymiş. Ana kiliseye güneydoğudan bitişen iki küçük şapel varmış. 1960'larda viran durumdaydılar ancak bugün tamamen yıkıktır. Ana kiliseye en yakın şapel muhtemelen 11inci yüzyılın ilk çeyreğinden kalmadır. 19uncu yüzyılda, içinde, yerlilerin Aziz Krikor Lusavoriç'in gömüldüğü yer olduğunu iddia ettikleri bir mezar varmış. İkinci şapelin, Aziz adında bir kadının, oğlu Grigor'un anısına yaptırdığını ileten, 1145 tarihli bir yazıtı varmış. Demek ki bu kilise, Selçuklular'ın yönetimi sırasında Ermenistan'da yaptırılan az sayıda kiliseden biridir. Eski fotoğraflar, ana kilisenin güney cephesine ve şapellerin batı duvarlarına dayalı ikinci bir jamatun olabileceği düşünülebilecek bir yapı gösterir. Bu da, şapeller gibi, tamamen ortadan kalkmıştır.

Hiç yorum yok: